sorun sistemde mi?
- akademik
- 20 Eki 2016
- 2 dakikada okunur

krallıklardan feodalliğe monarşilerden aristokrasiye oligarklardan demokratlara padişahlardan diktatörlere yönetim sistemleri evrilmiş güncellenmiş. demokraside karar kılan dünyanın kahir ekseriyeti ise problemlerin çözümü konusunda verim almış diyemeyiz. zira en gelişmiş yönetim modeli olan demokrasilerin bile ekonomik sosyal siyasi ve kültürel sorunları çözmede yeterli olmamış.
peki o halde bu gerçeğin gösterdiği gerçekler neler. kanaatimce sorunu şekli ve model odaklı ele alınması ahlakı, beceri ve donanımı ikinci plana itmiş konuşulmaz bir gündem haline getirmiş.
sorunun ilk elde sistemde olmadığı ise ülkelerini adaletle, istişare ile, istikrarlı ve kabiliyetli yöneten krallara, padişahlara bakılarak anlaşılabilinir. kanuni, fatih sultan mehmet, osman gazi gibi türkiye tarihinden örnekler gibi bir takım feodallerinde aristokrat ve monarklarında iyi işler yaptığı tarihten görülebilmekte.
dolayısıyla ilk elde konuşulması gerekenin ahlak adalet merhamet vizyon beceri donanım gibi mefumların olduğu ortada. türkiye tarihinden demokrasiyle gelmiş demirel, ecevit ve kenan evren gibi darbeyle gelmiş yönetilere bakıldığında ise işin sistemle doğrudan değil dolaylı bir bağı olduğu anlaşılacaktır zira vizyon cesaret fedakarlık gibi eksik alanların en ufak bir sıkıntı çıktığında ülkeyi kaosa sürükleyebilmiştir.
sistem o kadar da önemsiz mi? tabiiki değil ama işin teknik kısmı ile alakalı..örneğin halk ile istişare ve kendi iradesiyle yöneticisini seçme kültürü birçok faydalarıyla en tercihe şayan. tek başına bir anlamı olmayan bu "demokratik sistem" in ise ahlaki insani güzelliklerle desteklenmesi zorunlu.
ayrıca sistemleri kutsamadan zamana ve mekana kültüre ve tarihe göre düzeltmek güncellemek zorunluluğu mevcut. örneğin demokratik olmasına rağmen türkiyede sistemin başkanlığa ihtiyaç duyması yanında, amerikaya ülke içinde otorite lazım gelmekte ve avrupa yönetimlerinin ise fiilen özgür bir anlayışa kendinde yer açması gerekmekte.
dolayısıyla hiçbir yönetim sistemini statik hale getirmeksizin güncellemek icap etmekte. sistem de ise en bariz sıkıntı türkiyede zira meclis ve hükümet aynı elde iken başbakan ve cumhurbaşkanı gibi iki başlı bir yönetim modeli problem teşkil etmekte.
bu durumun aynı partiden bir cumhurbaşkanı ve başbakan olması halinde bile ne olabileceğini davutoğlu tecrübesinden anlayabileceğimiz gibi farklı partilerden olması durumunda ne olacağını da öngörmek mümkün.
evet yönetim sorunu sistemde değil ama sorunun teknik parçası sistemle alakalı.
taha harun aslan / siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler
Kommentare